Makale
Çocuklar için Çevrimiçi Güvenlik / Bölüm -2
Çocukların internet ve mobil dünyada karşılaşabilecekleri olası tehditlerle mücadelede ebeveynlere yol gösterecek olan kılavuzun ikinci bölümü…
Yazının ilk bölümü için buraya tıklayınız.
İkinci basamak: Çevrimiçi güvenlik tanımını genişletin
İnternette çocuklar, ergenlik çağındakiler ve gençler için yabancılarla iletişim kurma olasılığı oldukça yüksek. Bu noktadaki iletişim seçenekleri de bir hayli fazla. Örneğin YouTube’daki ‘canlı yayın’ videolarında bulunan sohbet alanlarında kullanıcı adları ile anlık yazışmalar (chat) gerçekleşebiliyor. Birçok mobil/ bilgisayar oyununda da yine benzer şekilde sohbet özelliği sunuluyor. Doğrudan sohbet amaçlı uygulama, yazılım ve sohbet siteleri gibi platformlar var. ‘Merhaba millet!’ ya da ‘selam’ şeklinde bir iletiyle sohbet alanlarına dahil olan ‘yeni insanlarla yazışmaya açık’ çocukların, art niyetli kimselerin varlığından haberdar olmaları, dolayısıyla bu yönde bilinçlendirilmeleri önem taşıyor.
İletişim kurulması gerekiyor
Massachusetts Aggression Reduction Center’dan (Massachusetts Agresiflik Azaltma Merkezi) Elizabeth Englander, ebeveynlerin çocuklarıyla konuşmalarının önemine dikkat çekiyor. Kullandıkları uygulamalar hakkında soru sormalarını, uygulamaların hangi yönlerinden hoşlandıklarını ve olumsuz yorumlarla karşılaştıklarında ne yaptıklarını öğrenmelerini tavsiye ediyor.
Öte yandan Englander, siber zorbalığa maruz kalmanın bir çocuğun zihinsel sağlığını her zaman etkilemediğine işaret ediyor. Eğer bir çocuk, internette olumsuz bir yorumla karşılaşırsa, güçlü arkadaş ilişkilerine sahip ve okulda sevilen biriyse çok az etkileniyor. Ancak internette art niyetli şekilde hedefleyenler, bunu okula ya da sosyal yaşantıya da taşıdığında olumsuz etkiler görülebiliyor. Yakın çevresinden uzaklaşıyor.
Ekran bağımlılığı sağlığa zarar veriyor
Araştırmalardan elde edilen veriler, ekranda geçirilen aşırı zamanın; uyku problemleri, giderek artan yalnızlık hissi, depresyon ve gerginlik ile bağlantılı olduğuna işaret ediyor. Örneğin Lancet dergisinde yayınlanan yakın zamanlı bir başka araştırmada, aşırı sosyal medya kullanımının siber zorbalığa maruz kalma ihtimalini artırdığı; ekranlarla fazlasıyla haşır neşir olan çocukların uykuya ayırdıkları zaman ve fiziksel faaliyetlerinin azaldığı belirtiliyor. JAMA Psychiatry dergisinde yayınlanan bir başka araştırmada ise sosyal medyada günde üç saatten fazla zaman harcayan ergenlerde zihinsel hastalık riskinin arttığı bildiriliyor.
Ekrandan uzak kalındığında olumlu yönde değişimler görülüyor
reSTART adlı kliniğin kurucularından Psikoterapist Hilarie Cash, ilgilendiği erkek çocukların genelde yalnızlık hissi ile büyüdüğünü ve görmemeleri gereken cinsel içeriklere 6 yaşından itibaren erişebildiklerini söylüyor. Nihayetinde bu çocuklar, kendilerini internetteki oyunlar ve forumlar ile izole ediyor, cinsiyetçi yaklaşıma iten düşünceleri paylaşmaya başlıyorlar.
Söz konusu çocukların kliniğe geldiklerinde depresyon yükü altında oldukları, mobil oyun oynama ve internette vakit geçirme dışında neredeyse hiçbir şey yapamadıkları belirtiliyor. Psikoterapist Cash, çocukların ekranlardan uzak kaldığı andan itibaren semptomlarından kurtulmaya başladığını ve yeterli uyku ile desteklendiğinde hızlıca sosyalleşmeye başladıklarını söylüyor. Çocuğunuzun uyku zamanı, gizliliği, entelektüel etkileşimi, yaratıcı ifadesi, ilişki kurma yeteneği ve zihinsel sağlığı, ilgilenmeniz gereken konular arasında yer alıyor.
Sosyal medya paylaşımları rahatsız ediciyse dikkat!
Manhattan’ın Harlem bölgesindeki çocuklar üzerinde araştırmalar yürüten Rutgers Üniversitesi’nden Sosyolog Jeffrey Lane, rahatsız edici sosyal medya paylaşımları yapan gençlerin polis gözetimine düşme riskini artırdığının altını çizen dikkat çekici bir çalışmaya imza attı. Çünkü sosyal medya kullanımı, içinde bulunulan belli durumlarla yakın ilişki içerisinde.
Çarpıcı bir vaka: YouTuber Soph
Zihinsel sorun riskinin ötesinde belli konularda kesin olarak aşırıya kaçan sohbet odaları ve forumlarda vakit geçirmenin gençleri aykırı/vahşice görüşlere yönelttiği de düşünülüyor. Bu tür platformlarda geçirilen zamanın ırkçılık, cinsiyetçilik ve radikalliğe kapı araladığına inanılıyor.
Bu noktada ırkçı söylemleri nedeniyle geçtiğimiz aylarda yasaklanan 14 yaşındaki YouTuber Soph(üstte), bir hayli ilginç bir örnek. Çocuklarının interneti kendileri gibi Facebook haber akışları, YouTube videoları ve Twitter paylaşımları ile sınırlı şekilde kullandığını düşünen anne-babalar için yarım milyona yakın takipçisi bulunan Soph, son derece rahatsız ediciydi.
Düşük gelirli ailelerde zarar daha fazla hissediliyor
Sosyolog Jeffrey Lane, özellikle düşük gelirli ailelerin çocuklarının dijital teknolojiden daha fazla zarar gördüğünü söylüyor. Bu çocuklar mesajlaşarak ya da sosyal medyayı kullanarak giyecek bulmak, yemek yiyebilmek gibi amaçlar için yardım isteyebiliyorlar. Çalışmalarını ‘The Digital Street’ (Dijital Cadde) adlı kitabında yayınlayan Lane, “Ekran süresi bir bağlamda bu çocuklar için bir fırsatı kaçırma korkusu değil, tersine bir sonraki yemeklerini buldukları yer.” Diyor.
Diğer taraftan bu gençlerin bir kısmı da internette rastladıkları potansiyel iş imkanlarını kullanabiliyor. Lane, “İnternette video izleyip bilgi edinebilmek, hatta kendi YouTube videolarını yayınlamak bu gençler için hayatlarını değiştirecek dijital araçlara geçişi temsil ediyor.” İfadelerini kullanıyor.
Üçüncü basamak: Çevrimiçi tecrübenin kültürünü anlamak
Yazının devamı için buraya tıklayınız.