Bizi takip edin

Güvenlik Önerileri

Akıllı Evler Veri Gizliliğini Tehlikeye mi Atıyor?

Akıllı ev çağına hızla yaklaşılırken veri gizliliği odaklı şüpheler de daha yüksek sesle dile getiriliyor…

tarihinde yayımlandı

Akıllı ev teknolojisi, içerisinde barındırdığı özellikler kapsamında uzun süredir gündemdeki yerini koruyor. Emlak piyasasında bir süredir akıllı ev çağının yaşandığını belirtmek de mümkün. Bu durumun etkili olmasında akıllı hoparlörlerin yükselişi de son derece büyük bir paya sahip.

IMARC Group tarafından sağlanan verilere göre, akıllı hoparlör pazarının değeri geçen yıl 5 milyar doları geçti. Uzmanlara göre 2027 yılına kadar 21,94 milyar dolara ulaşmasına muhtemel gözüyle bakılıyor. Bu cihazların yaygın bir şekilde benimsenmesi, geleceğin akıllı evlerinin temellerini atıyor.

Kullanıcılar genel olarak sesli kontrol konusunda yüksek derecede güven duygusu besliyorlar. Ancak, giderek daha fazla birey akıllı evlere ilgi duydukça ve bu eksendeki cihazların sayısı çoğaldıkça, veri güvenliği ve gizliliği konusunda ödenmesi gereken daha büyük bir bedel ortaya çıkıyor…

Pratiklik ve gizlilik arasındaki denge

Cihazlar genel itibarıyla kelimeleri dinleyerek işlem yapıyor. Ancak şunu da belirtmek gerekiyor; insanların evlerindeki her sesli olayın dinlenmesi, dijitalleştirilmesi ve sunuculara aktarılması tüketici odağında bir endişe unsuru.

Tabii ki bu mekanizma sadece teknik gereklilikten kaynaklanmıyor. Aynı zamanda Amazon, Google ve diğerlerinin reklam tabanlı iş modellerini de besliyor. Tüketicilerin veri gizliliği konusundaki endişeleri çözülemezse, akıllı ev pazarının geleceği sallantıya uğrayabilir. Ayrıca bu sadece günümüzün akıllı hoparlörleri için değil, daha sonra gelecek cihazlar için de geçerli.

Bunun anlamı, akıllı evler gerçekten gelişecekse bulunması gereken teknik bir denge olduğu. Akıllı cihazlar, insanları tanıma ve komutlara yanıt verme özelliği ile hareket eder. Pek çok uzmana göre insanların kendi evlerinde sürekli gözetim altında olduklarını hissettikleri bir durumdan kaçınmak gerekiyor. Bu dengeyi nasıl oluşturacağımız ise şu anda akıllı ev endüstrisi için milyonlarca dolar değerinde bir soru durumunda.

Daha özel bir akıllı ev sağlamanın anahtarı, cihazları kendi içlerinde daha akıllı hale getirmek. TV’ler, soundbar’lar, akıllı hoparlörler, hatta uzaktan sağlık hizmeti izleme cihazlarının hepsinin ortak bir noktası var; hepsi “çok daha akıllı” olmak istiyor. Ancak şu anda bunu yapmanın tek yolu ‘’Cloud’’ teknolojisinden geçiyor. Akıllı bir hoparlöre verilen komutlar ve sinyaller cihaz tarafından işlenmez. Bunun yerine, veriler yorumlama, bağlamlaştırma için Cloud’a (buluta) iletilir ve ardından talimatlar ve eylemler konuşmacıya geri gönderilir.

Bulut tabanlı IoT’ye (nesnelerin interneti) bir alternatif de var: Nesnelerin Yapay Zekâsı (AIoT). AIoT modeli, zekayı ve işleme gücünü doğrudan uç nokta cihazına yerleştirmeyi, cihazın kendisinin komutları yerel olarak yorumlamasını ve eyleme geçirmesini sağlıyor.

Sorun şu ki, bu teknolojiyi sağlayabilen çipler oldukça pahalı, üzerinde çalışılması zor ve ürünlere dönüştürülmesi de oldukça fazla zaman alıyor.

 

AIoT teknolojisi

AIoT’nin çip tasarımlarının bir hayli zorlu süreçleri gerekli kıldığı biliniyor. Burada, Cloud’a olan bağımlılığı sona erdirmek için yapay zekâ, DSP, kontrol ve G/Ç’yi tek bir cihazda bir araya getiren, tasarımcının dördü arasındaki dengeyi belirlemesine izin verecek kadar çok yönlü olan tamamen yeni bir işlemci türü gerekir.

Hızlı işlem özelliklerine sahip böyle sonsuz programlanabilir cihaz oluşturmak kolay bir iş değildir. Ancak akıllı ev gizliliği için mutlak gerekli olan bir durumdur. Toplanan bilgilerin yerel olarak işlenmesini sağlarken, kişisel verileri güvende tutar ve eylemler de neredeyse anında gerçekleştirir.

Ek olarak bu tür bir zekanın ağların ucunda serbestçe kullanılabilir olmasının, akıllı ev cihazlarına daha karmaşık özellikler eklemeyi mümkün kılacağını belirtmekte fayda var. Yeni bir işlemci sınıfıyla, cihazlara varlık algılama, yüz ve görüntü eklenebilir.

Elbette güvenli akıllı ev cihazları için bulut ile bağlantıyı kesmek tek gereklilik değil. Güvenli önyükleme, tek seferlik programlanabilir anahtar depolama, gerçek rastgele sayı oluşturma ve özel güvenlik talimatları gibi gelişmiş güvenlik özellikleri de tüketicilerin verilerini korumak için son derece önemli.

 

Akıllı ev için güvenlik ve gizlilik

Veri gizliliğinde ileriye dönük büyük bir adım atmak için cihazları yerel olarak veri işleyebilecek ve yerel yapay zekaya dayalı sonuçlara tepki verebilecek hale getirmek gerekir.

Akıllı ev hizmetleri sunmak için kişisel bilgilerin gerekliliği söz konusu değildir. Zira yapay zekâ tarafından etkinleştirilen görsel ve işitsel sensörler, bir çocuğun sesi ile bir ebeveynin sesi arasındaki farkı belirleme yeteneğinden daha fazlasına sahip. Bu da cihazın, çocukların fırını açması veya yaş kısıtlamalı ürünler sipariş etmesi için gelen komutları yok saymasını sağlar.

Bu özellikler zamanla kişisel olarak tanımlanabilir herhangi bir bilgiyi buluta aktarmaktan çok, karmaşık işlevleri etkinleştirmek için ölçeklenebilir. Örnek verecek olursak, görsel ve ses sensörleri, birinin düşerek kendini yaraladığı bir odayı gözlemlemek için uyum içinde çalışabilir. Bunun neticesinde acil servisleri uyarabilir.

Akıllı ev teknolojilerinde bu karmaşık vizyonu gerçekleştirmek, bu resmi çizebilecek zekaya ve ortak sensör dizisine sahip cihazlar gerektirir. Gizliliğe geçiş ve veri toplama yerine yapay zekâ (AI) destekli sensörlere öncelik verilmesi, akıllı evin bu versiyonunu gerçeğe dönüştürmek için hiç şüphesiz çok önemli bir ön koşuldur.

Okumaya Devam Et